Şıpıdık terlikler Bozcaada'da


Birçok tatil planı yaptık. Tartıştık, kavga ettik ve sonuç olarak planlarımızda olmayan bir yerde bulduk kendimizi, Bozcaada'da.


Klişe bir başlangıç yapmak gerekirse, Bozcaada, Çanakkale iline bağlıdır ve Türkiye'nin en büyük üçüncü adasıdır. Adanın tarihi antik çağa kadar uzanır. Tenedos adı Heredot'un yazılarında sık sık geçmektedir.





-Okur: Klişeleri bırak, bayma içimizi.

-Yazar: Ehm. Peki, küf kokan klişelerimizi gömerek hikayemize geri dönelim.


Uzun süren bir yolculuk sonunda ulaşabildik adaya. Ankara-Çanakkale, Çanakkale-Geyikli ve son olarak Geyikli-Bozcaada güzergahlarını izledik. Otobüs ile yapılan yolculuk oldukça yorucuydu. Bu güzergahtaki en güzel bölüm yarım saat süren Geyikli-Bozcaada arasındaki arabalı vapur yolculuğuydu.


Deniz bitti, kara göründü. Bozcaada feribot iskelesi adanın merkezine oldukça yakın. Feribottan inildiğinde otelinize yada konaklayacağınız yere yürüyerek ulaşmak mümkün.





Ada merkezi Rum ve Türk mahallesi olarak iki kısma ayrılıyor. Feribot iskelesinde bulunan danışma bürosundan ada haritası ve rehberi edinebilirsiniz. Adanın görülmesi gereken yerleri ve birçok yardımcı bilgi bu broşürlerde mevcut.


Tatil programını son dakikaya bıraktığımız için kalacak yer bulmak oldukça zor oldu. İnternet sitelerini karıştırırken kiralık bir Rum evinde karar kıldık. İlan sitesine yüklenmiş birkaç fotoğraf ile karar verdiğimiz bu ev, beklentimizin çok çok üstünde idi. İki katlı, tarihi Rum evi oldukça zevkli döşenmişti. Sahibesi bir mimar olan bu ev her ayrıntısı ile bizi büyüledi.


Adada konaklama genel olarak butik oteller,pansiyonlar ve kiralık daireler ile sağlanıyor. Kiralık dairelerde dikkat çeken nokta ev sahibi ile birlikte aynı binada konaklıyor ve beraber yemek yiyor olmanız. Ada halkından detaylı bahsetmek gerek fakat yeri gelmişken belirteyim oldukça sıcak kanlı ve misafirperverler.





Dikkatimi çeken başka bir konu adadaki güven ortamı. Büyük şehirlere okumaya giden çocukları ile birlikte gidiyor ada halkı. Adadaki hayat ile gerçek hayat birbirine benzemediğinden olsa gerek. Ada halkı kapılarını kilitlemeye ihtiyaç duymuyor. Şöyle ki; Öğle saatlerinde kapımızı çalmaya bile gerek duymadan salonumuza giren yaşlı bir beyefendi selam verdi ve geri çıktı. Kapınızı kilitlemenize, sokakta yürürken çantanıza, cüzdanınıza dikkat etmenize gerek yok.


-Adaya gidersek aç kalır mıyız?

-Haha. Olur mu öyle şey?


Eve yerleştikten sonra kısa bir ada turu yaptık ve yemek yedik. Bozcaada sokaklarında dolaşmak huzur veriyor. Özenle korunmuş ve tarih kokan sokaklar sakin bir tatil geçirmek isteyenler için biçilmiş kaftan.





Leziz yemekleri ile birçok restoran ve kafe adada hizmet veriyor. Bu işletmelerin çoğunda size müşteri yerine arkadaş muamelesi yapılıyor. Para kazanma hırsı ve sahte gülücükler bu işletmelerde bulunmuyor.


Balık ve meze çeşitleri ile zengin menülere sahip olan restoranlar sokak aralarını süslüyorlar. Ahşap sandalyeler, renkli masalar ve mutlu insanlar. Sokak aralarındaki restoranlar fiyat olarak sahildekilere nazaran daha uygunlar.





En keyif aldığım öğün kahvaltı idi. Bütün adada kahvaltı tabakları içerik olarak birbirine yakın; ev yapımı reçeller, zeytin,zeytinyağı,acuka,peynir ve yumurta. Özellikle incir reçeli kahvaltı tabağımızın kralı idi.


-Yediğin içtiğin senin olsun ne gördün onu anlat!

-Haklısınız, yeme içme faslını uzattık sevgili okur.


Deniz sevdalıları için Ayazma plajı adada denize girmek için en iyi seçenek. Adanın merkezinden minibüsler ile ulaşım sağlanıyor. Plajın hemen dışında birçok kafe hizmet vermekte. Bir hafta boyunca bir yada iki kez denize girdiğim için plajı detaylı olarak anlatamayacağım.





Bozcaada kalesini merak edenler için bir tavsiye; Merak etmeyin. Kalenin dışı nasılsa içi de aynı. Kale duvarlarından başka birşey göremedik. Bunun yerine ada merkezinde bulunan şarap fabrikaları gezilebilir.


Ne yapalım da başımıza iş açalım diye soran okur, sana bisiklet kiralamanı tavsiye ediyorum. Heyecan arayan iki kuzen Burcu ve Fatih (-ki bu ben oluyorum) adada bisiklet kiralarlar, dere tepe düz giderler, ayazma plajını geçer rüzgar güllerine kadar sürerler ve olaylar gelişir. Adada bisiklet kiralamak oldukça güzel bir aktivite fakat bizim gibi "adanın ucuna kadar gidelim mi hacı?" şeklinde gaza gelmekten kaçınmak gerek. Mıcırlı yollarda yokuş aşağı giderken, yüksek bir hıza ulaştıktan sonra düşmek hiç keyifli olmuyor, özellikle tatilde iseniz. Bu sayede adanın sağlık ocağı ile de tanışma fırsatım oldu. Bisiklet kiralamak isteyenler araç trafiğine ve mıcır yollara dikkat etmeli. İşin tatsız kısmını unutursak, üzüm bağlarının arasından geçerek rüzgar güllerine kadar kilometrelerce bisiklet sürmek çok güzeldi.





Rüzgar güllerine gitmenin tek yolu bisiklet yada araç değil elbette. Merkezden kalkan minibüsler gün batımında sizi rüzgar güllerine ulaştırıyor. Eşsiz manzara eşliğinde şarabınızı (şaraplar adada yapılıyor) yudumlayabilirsiniz. Minibüs şarap almanız için yol üzerinde bir dükkanda duruyor. Adanın minibüs şoförleri büyük şehir şoförlerine hiç benzemiyorlar. Sakin, hoşsohbet insanlar.


Rüzgar güllerine giderken İtalyan lisesi öğretmenleri ile yolculuk ettik. Gidişte bir problem yoktu fakat dönerken oldukça keyifli(!) anlar yaşadık. İsmini vermek istemediğim kuzenlerim beş dakikada şarap şişesinin dibini gördüler. Kuzenim bana dönüp İngilizce konuşuyor sonra İtalyanlara dönüp Türkçe tercüme ediyordu. İtalyan öğretmenlerden biri terliğinin tekini kaybetmiş, tek terlikle yolculuk ediyordu. Bunu gören kuzenim durur mu, adama harita açıp terliğini nerede düşürdün göster diyor, sürekli adamla dalga geçiyordu. "Adam terliğinin tekini kaybetmiş ya" nakaratı yol boyu devam etti. Bütün olanlara rağmen çok güzel vakit geçirdik, yol boyu güldük.





-Akşam oldu, şimdi ne yapalım?

-Adada gece hayatı yok. Huzur ve mutluluk var. (Elle tutulmaz,gözle görülmez)


Adada bar kıvamında tek mekan var. Merkezde, insanların genelde sokağa yayıldığı bir bar. Saat 12'den sonra müzik sokaklara taşmıyor, adanın huzuru bozulmuyor. Dipnot: Yan bakkaldan içki almak, bu sayede ekonomi yapmak mümkün.


Akşamları Eski kahve'ye konuk olabilir, kahve eşliğinde tatlıları namnamnam götürebilirsiniz. Türk kahvesinin yanında üzüm suyu da ikram ediliyor. Keyifli sohbetler, leziz tatlılar, sesli gülüşler adanın tüm kafelerinde mevcut.


Bağbozumu şenliklerinin oldukça güzel geçtiği söyleniyor. Bu döneme denk gelemedik ama adaya gitmek isteyenler bağbozumuna göre tarih belirleyebilir.


-Bu kadar yazmışsın, gitsek iyi vakit geçirir miyiz?

-Geçirdiğim en güzel tatillerimden biriydi. Kalabalık giderseniz çok eğlenirsiniz. Sokaklarda yürümek başlı başına yetiyor insana. Adadaki insanların mutluluğu sizin üzerinize de yapışıyor. Tüm dostlarıma olduğu gibi size de Bozcaada'yı görmenizi tavsiye ediyorum. Bir de uyarı; beş yıldızlı otel kültürünü sevenler adada aradıklarını bulamayabilirler.

1 yorum:

  1. müdavimi olarak harika bir yer olduğunu söyleyebilirim.her zaman gittiğimiz otelin aksine bu sene çapraz otelde konakladık.bazı balıkçıları pahalı bulurum ama vahitin ve şükrünün yeri tavsiyemdir.ayazma plajını tek geçerim.

    YanıtlaSil